Kovuşturma Nedir?
Ceza muhakemesi, soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki evreden oluşur. Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuatı çerçevesinde suç olarak tanımlanan fiillere ilişkin yapılan işlemlerin nasıl işleyeceği ve usulü Ceza Muhakemesi Kanununda (CMK) belirtilmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse soruşturma, suç işlediğinden şüphelenilen kişi hakkında kamu davası açılmadan önce yapılan işlemlerdir. Kovuşturma ise kişi hakkında kamu davası açıldıktan sonra yapılan işlemleri ifade eder. Suç şüphesi altında bulunan ve hakkında işlem yürütülen kişi, soruşturma evresinde şüpheli olarak tanımlanmaktadır. Kovuşturmanın başlamasından hükmün kesinleşmesine kadar ise sanık olarak tanımlanmaktadır.
Kovuşturma Aşamasında Duruşma Hazırlığı
İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmakta ve kovuşturma evresi başlamaktadır. Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır. İddianame, çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ edilmektedir.
Tutuklu sanık ise duruşma gününün tebliğ edilmesi ile çağrılmaktadır. Sanıktan duruşmada kendisini savunmak için bir istemde bulunup bulunmadığı ve bulunacaksa nelerden ibaret olduğunu bildirmesi istenir. Sanığın müdafi de sanıkla birlikte davet edilmektedir. Bu işlem, tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi katibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek; tutanak tutulmak suretiyle yapılmaktadır.
Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkili olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hakime verir.
Kovuşturma Aşamasında Duruşma
Genel olarak duruşma herkese açıktır. Ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde; duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir. Ayrıca sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılmaktadır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanmaktadır.
Duruşmada, hükme katılacak hakimler ve Cumhuriyet Savcısı ile zabıt katibinin ve Kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafinin hazır bulunması şarttır. Müdafinin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde; duruşmaya devam edilebilir.
Duruşmada öncelikle sanığın usulüne göre sorgusu yapılmaktadır. Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Mahkeme ortaya konulan delilleri, sonradan gelen sanığa bildirir.
Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet Savcısına, sanığa ve müdafisine veya kanuni temsilcisine verilmektedir. Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilmektedir.
Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Hakim, bu delilleri vicdani kanaatiyle serbestçe takdir eder. Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm
Mahkeme, duruşmanın sona erdiğini açıklandıktan sonra hüküm verir. Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilmektedir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.
Beraat Kararı Verilmesi Gereken Durumlar
- Fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
- Suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
- Suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Gereken Durumlar
- Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması,
- Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
- Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,
- İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen; etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı dolayısıyla faile ceza verilmemesi hallerinde,
Mahkumiyet Kararı Verilmesi Gereken Durumlar
- Mahkeme, yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkumiyet kararı verir.
Güvenlik Tedbirine Hükmedilmesi Gereken Durumlar
- Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkumiyet yerine veya mahkumiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.
Davanın Reddi ve Düşme Kararı Verilmesi Gereken Durumlar
- Mahkeme aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa; davanın reddine karar vermektedir.
- Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde; davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilmektedir.
Kovuşturma ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için sanığın bunu kabul etmesi gerekir. Mahkeme, sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veremez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için gereken şartlar aşağıdaki gibidir:
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,
- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak; yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmaktadır. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde; açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilmektedir.
Bu süre içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Kişinin kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde; mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirir. Bu değerlendirme sonrasında mahkeme, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine karar verebilir. Ayrıca koşulların varlığı halinde; hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Adli Sicil Sabıka Kaydında Gözükür Mü?
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil sabıka kaydında gözükmemekte olup; bunlara mahsus bir sisteme kaydedilmektedir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde görülebilmektedir. Dolayısıyla iş yeri vb. kurumlara vermek amacıyla kaymakamlıklardan aldığınız adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı gözükmez.