Tıbbi uygulama hatası bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi, “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.
Tıbbi Uygulama Nedir?
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 4. maddesine göre tıbbi müdahale; tıp mesleğini icraya yetkili kişiler tarafından uygulanan, sağlığı koruma, hastalıkların teşhis ve tedavisi için ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak tıbbın sınırları içinde gerçekleştirilen fiziki ve ruhi girişim olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla doktor, hem hastası için yaptığı uygulamalardan hem yapmadıklarından sorumludur.
Tıbbi Uygulama Hatası (Malpraktis) Nedir?
Türk Tabipler Birliği Meslek Etiği Kuralları’nın 13. maddesine göre hatalı tıbbi uygulama (malpraktis), bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi, “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir. Tıbbi uygulama hatası (malpraktis) ile karşılaşan hasta, şartları varsa tazminat talep edebileceği gibi savcılığa suç duyurusunda da bulunabilir.
Tazminatın boyutu ve türü (maddi ve manevi) somut olayın özelliklerine göre incelenmelidir. Örneğin, hasta üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemişse; hükmedilecek tazminat miktarında indirime gidilebilir veya bilirkişi raporuna göre tazminata hükmedilmeyebilir.
Hekimliğin uygulanması tıp biliminin konusudur. Dolayısıyla tıbbi bir uygulamanın, hekimliğin kötü uygulanması kapsamına girip girmediği konusunda bilirkişiden rapor alınması gerekmektedir. Özellikle tıbbi uygulama hatası nedeniyle bir davanın tarafı haline gelen doktor veya hastanın, verilen bilirkişi raporuna itiraz etme ya da bilirkişi raporunun açıklayıcı olmasını talep etme hakları vardır. Nitekim doktorun usulüne uygun olarak bilgilendirmesine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyen hastanın davranışları nedeniyle istenmeyen durum (zarar) meydana gelmişse; doktorun aleyhine tazminata hükmedilmesi hatalı olacaktır.
Tıp biliminin kabul ettiği bir durum olan komplikasyon hususu da tıbbi uygulama hatasından (malpraktis) kaynaklanan davalarda irdelenmektedir. İstenmeyen sonuç (zarar) tıp literatüründe komplikasyon olarak kabul görüyorsa; ve bu durum bilirkişi raporunda da doğrulanmışsa hastanın lehine tazminata hükmedilmeyecektir. Bu durumda da bilirkişi raporunun önemi ortaya çıkmaktadır.
Malpraktis – Komplikasyon Ayrımı
Komplikasyon, doktorun müdahalesi sırasında bilgi, beceri ve deneyim eksikliği olmaksızın gerçekleştirdiği standart uygulamayı, doğru teşhis ve tedaviyi özenli bir şekilde gerçekleştirmesine rağmen öngörülemeyecek ve engellenemeyecek şekilde ortaya çıkan ve hekimliğin kötü uygulanmasından kaynaklanmayan zarar doğurucu durumları ifade eder. Malpraktis ise bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi; “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.
Komplikasyonda da malpraktiste de zarar doğurucu bir durum ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla tıbbi bir uygulama sonucunda ortaya çıkan istenmeyen durumun malpraktis mi komplikasyon mu olduğu belirlenmelidir. Tıp biliminin konusunu ilgilendiren bu belirleme de yine bilirkişi raporu ile yapılabilmektedir.
Tıbbi Uygulama Hatası Davalarında Bilirkişi Raporu Nasıl Olmalıdır?
Doktor, en hafif kusurundan dahi hukuken sorumluluk altındadır. Dolayısıyla dava aşamasında alınacak bilirkişi raporu önem arz etmektedir. Yargıtay’a göre bilirkişi raporu, tarafların, hakimin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli olmalıdır.
Bilirkişi; doktorun seçilen tedavi yöntemi ve tedavi aşamalarında gerekli titizliği gösterip göstermediğini; uygulanacak tedavi yöntemi ve aşamalarda gerekli titizliği gösterip göstermediğini; uygulanması gereken tedavinin ne olması gerektiğini; doktor tarafından uygulanan tedavinin ne olduğunu ayrıntılı ve gerekçeli olarak açıklamalı ve sonuca ulaşmalıdır. Bu bağlamda salt yapılan işlemin ne olduğunu açıklamak yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, bilirkişi tarafların itirazlarını da mutlaka karşılamalı ve aydınlatıcı olmalıdır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/41778, K. 2018/7411).
Yargıtay önüne gelen uyuşmazlıkları bilirkişi raporunun usulüne uygun olmamasından dolayı bozabilmektedir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
E. 2014/10131, K. 2014/34506
Somut olayda davacı F.. U..’ın sezaryen ameliyatı sırasında bağırsağının delindiği ve devamında birden çok kez ameliyat olduğu sabittir. Mahkemece salt ceza soruşturmasında alınan raporla yetinilmeyerek, yukarıdaki açıklamalar ışığında üniversitelerden seçilecek uzman hekimler eliyle taraf itirazlarının karşılar, denetime açık, her türlü şüpheden uzak sonuca varır mahiyette rapor alınması ve neticesine göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
E. 2014/17432, K. 2015/8358
…yeterli bir bilirkişi incelemesi bulunmadığı, karara esas alınan adli tıp raporunun denetime imkan verir nitelikte gerekçelendirilmediği ve karara esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek uzmanlardan oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
E. 2015/27853, K. 2018/6133
Dosyaya kazandırılmış bulunan, anılan raporlar incelendiğinde, hükme esas alınacak açıklık ve yeterlilikte olmadığı, taraf iddialarını yeteri kadar aydınlatmadığı, raporların ilgili ihtisasın uzmanları tarafından değil, adli tıp uzmanları tarafından hazırlandığı anlaşılmakla, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların, özellikle kardiyoloji ve kanser hastalıkları uzmanının da içinde bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, taraf iddiaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
E. 2016/27901, K. 2019/5767
Mahkemece, öncelikle davacıya maddi tazminat talebinin konusunu oluşturan zarar kalemleri (konusu, miktarı, ilgili olduğu dönemi vb. yönlerden) tahkikata elverişli olacak şekilde açıklattırılması, ardından tarafların dayandığı ve süresinde ibraz ettiği yahut ilgili yerden celbi için gerekli bilgiyi verdiği delillerine istinaden varsa zararının tespiti amacıyla konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.